Bu Dünya Hangimizin?

Bırak deli Haydar-bırak be gardaş Kafayı bozmaya değmez bu dünya İster hızlı dönsün isterse yavaş Sen seni üzmeye değmez bu dünya

Fani diyen varsın desin sana ne Gönül veren gitsin versin sana ne Haydut vursun hırsız yesin sana ne Gücenip kızmaya değmez bu dünya

Nerde kan akıtıp kavga verenler Nerde şimdi sefasını sürenler Ne götürdü kucağına girenler Bir yırtık çizmeye değmez bu dünya

Hayaller kur tespih tanesi farzet Hepsi de senindir otuz üç adet Bırak kalsın orda hiç çekme zahmet İpliğe dizmeye değmez bu dünya.

Kulpu yok ki neresinden tutasın Sana göre lokma değil yutasın İçine gireni Allah kurtarsın Üstünde gezmeye değmez bu dünya.

Gel gitme kal desem kalamazsın ki Ortadan böl desem bölemezsin ki Git tekrar gel desem gelemezsin ki Aldanıp azmaya değmez bu dünya

Almak-satmak, tapu-senet nafile Toplayıp yığdığın servet nafile Sıla nafiledir, gurbet nafile Yağmaya tozmaya değmez bu dünya

Sınırlar çizilmiş konulmuş yasak Beş para etmezdi bizler olmasak Kısmen göz yaşı kan-kısmen kir pasak Yıkayıp süzmeye değmez bu dünya

Senin benim ne ki? Küçük mü dar mı? Hani kimin dostu, kimseye yâr mı? İnsan öldürmenin manası var mı? Karınca ezmeye değmez bu dünya

Misafirsin, misafirlik suç değil, Bakacaksan uzaktan bak, güç değil Eti yenmez, koyun değil koç değil Derisin yüzmeye değmez bu dünya

Kabuktur, manayı unutturmasın Babayı, anayı unutturmasın Boş hayal mevlâ’yı unutturmasın Tırnakla kazmaya değmez bu dünya

Arkası karanlık, önü karanlık Yarını karanlık, dünü karanlık Kendine çağırır seni karanlık Bir küçük hüzmeye değmez bu dünya

Cazibesi özelliği yok demem Nakış nakış güzelliği yok demem İki günde kaçar gider.. çok demem Anlayıp sezmeye değmez bu dünya

Unutma ki yolcu yolunda gerek Yolcunun azığı belinde gerek İnsanlar insanlık hâlinde gerek Mest olup sızmaya değmez bu dünya

Bilesin ha canım Haydar bilesin Seni bekler soğuk mezar bilesin Ebediyet ötede var bilesin Tek satır yazmaya değmez bu dünya.

(Yasaklı Rüyalar)

Abdurrahim Karakoç